• Jun 18, 2025

İNFAZ HUKUKU



İnfaz Hukuku,  üzerine yüzlerce sayfa yazılabilecek bir alan. Ancak burada hukukçu olmayanların da anlayabileceği çok kısa ve öz bir şekilde anlatmaya çalışacağız. 

İnfaz Hukukunda  öncelikle olarak şu bilinmelidir ki bir cezanın infazına başlanabilmesi için mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmektedir.

İnfaz hukuku açısından, ceza mahkemelerince verilen kesinleşmiş kararlara ilam denilir. Kanun yollarına başvurulduğu halde onanan veya süresi içerisinde kanun yollarına başvurulmayan mahkeme kararları kesinleşir. Kesinleşen mahkumiyet hükümleri ilam niteliğini alır. 

5237 Sayılı yeni TCK.nın 45. md.sinde Cezalar, Hapis ve Adli Para Cezası olarak belirtilmiştir.

Hapis ve Adli Para Cezalarının infazı, İnfaz Cumhuriyet Savcılığınca yapılır.

Cezaların infaz edilebilmesi için mahkeme kararının kesinleşip kesinleşmediği hem Mahkemece hem de İnfaz Savcılığı tarafından titizlikle incelenmektedir. Ancak bazı durumlarda iş yoğunluğundan dolayı kesinleşmemesi gereken cezalar da kesinleştirilerek infazına başlanabilmektedir. Bu yüzden söz konusu kararın kesinleşmediğini, tebligat yasasına aykırı olduğu düşünüyorsanız mutlaka dilekçe ile başvurarak infazın durdurulmasını talep edebilirsiniz.

ADLİ PARA CEZASININ İNFAZI


Adlî para cezasının infazı
MADDE 106.– (1) Adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) Adlî para cezasını içeren ilâm Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı otuz gün içinde adlî para cezasının ödenmesi için hü­küm­lüye 20 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir ödeme emri tebliğ eder.
(3) Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir.
(4) (Değişik: 25.05.2005 – 5351/7 md.) Ço­cuklar hakkında hükmedilen; adlî para cezası ile hapis cezasından çevrilen adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu cezalar hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.
(5) Adlî para cezasının hapse çevrileceği mah­keme ilâmında yazılı olmasa bile üçüncü fıkra hükmü Cumhuriyet Başsavcılığınca uygulanır.
(6) Hükümde, adlî para cezası takside bağlan­mamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır.
(7) Adlî para cezası yerine çektirilen hapis sü­resi üç yılı geçemez. Birden fazla hükümle adlî para cezalarına mahkûmiyet hâlinde bu süre beş yılı geçemez.
(8) Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çı­kartılır.
(9) Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertele­nemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alına­cak olan adlî para cezasıdır.
(10) Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezasından çevrilen adlî para cezalarının infa­zında, aynı maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hüküm­leri saklıdır.
(11) İnfaz edilen hapsin süresi, adlî para ceza­sını tamamıyla karşıla­mamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Baş­savcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Ala­caklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.

Kanunda da belirtildiği üzere Adli Para Cezasının ödenmesi için Cumhuriyet Başsavcılığınca ödeme emri gönderilir. Ödeme emrinin tebliği üzerine 30 günlük süre içerisinde para cezasının ödenmesi gerekmektedir.Eğer bu süre içerisinde para cezası ödenmezse İnfaz Savcılığı Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir.Eğer hükümlü bu kez de çağrıya uymazsa cezanın Açık İnfaz Kurumunda çektirilmesine karar verilir.

Şu husus unutulmamalıdır ki adli para cezanıza ilişkin  yükümlülüklere uymadığınız taktirde CEZAEVİNE GİRERSENİZ, adli para cezanızı ödemeniz halinde derhal TAHLİYE EDİLEBİLİRSİNİZ.

HAPİS CEZALARININ İNFAZI
1. 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlara mülga 647 sayılı Ceza İnfaz Kanunu uygulanacaktır. Çünkü bu Kanun hükümlünün lehinedir. Burada ceza infazı, hükümlünün iyi halli olması kaydı ile hapis cezasının beşte ikisi olacaktır. Bu süreden de 6291 ve 6411 sayılı kanunlar uyarınca açık cezaevine ayrılma hakkının kazanılması ile birlikte bir yıl daha düşülerek, hükümlü kalan ceza süresini dışarıda denetimli serbestlik altında geçirecektir.
Hükümlü tarafından denetimli serbestlik sırasında başka suç işlediğinde, elbette kalan sürenin infazı yapılacaktır. Eski Kanun döneminde, terör suçlarından ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek veya bu örgütün üyesi olmak suçlarından mahkum olanların (amaç suçlar hariç) cezası ise, toplam cezanın dörtte üçü olarak cezaevinde infaz edilecektir. Bu süreden de, yine bir yıl düşülecektir.
Tüm bu hesaplarda, eski Kanun döneminde suç işleyenler bakımından 5275 sayılı yeni İnfaz Kanunu m.9, m.14 ve bu kurallar ile 6352 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi uyarınca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 6. maddesi gerekçe gösterilerek, hükümlünün cezaevinde kalacağı sürenin artırılması mümkün değildir. Ceza infaz rejimi hükümlerinin derhal yürürlüğe gireceği kabul edilmekle beraber, bu derhal yürürlüğe girme hükümlünün cezaevinde kalacağı süreyi artırmamalıdır.
2. 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen suçlarda ise, hükümlünün iyi halli olması kaydı ile cezaevinde infaz üçte iki olarak yapılacak ve yine 6291 ve 6411 sayılı kanunlar uyarınca açık cezaevine ayrılma hakkının kazanılması ile birlikte bu süreden bir yıl daha düşülerek, hükümlü kalan süresini dışarıda denetimli serbestlik altında geçirecektir. Denetimli serbestlik sırasında başka suç işlediğinde, elbette kalan sürenin infazı yapılacaktır.
Eski Kanun döneminde, terör suçlarından ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek veya bu örgütün üyesi olmak suçlarından mahkum olanların (bu defa 5275 sayılı Kanunun 107. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca amaç suçlar dahil, fakat örgüt üyeleri hariç) cezası ise, toplam cezanın dörtte üçü olarak cezaevinde infaz edilecektir. Bu süreden de, yine bir yıl düşülecektir.
Tazyik hapsi adı ile bilinen icra ve iflas suçlarından ceza alanın, 6291 ve 6411 sayılı kanunlardan neden yararlandırılmadığını anlamak da mümkün değildir. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin, ifade hürriyetini kullanmak suretiyle suç işleyene af getiren hükmünün herkese uygulanmamasını net bir şekilde eleştirmiştik. Tazyik hapsi yönünden de Kanunun eksik uygulanması gündeme gelmiştir.
3. Bir başka konu ise, açık cezaevine geçme şartları ile ilgilidir. Kamuoyunda "3. Yargı Paketi" olarak bilinen 6352 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasına göre, "Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adli para cezasının infazı sürecinde tazyik hapsine tabi tutulanların,
Cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir. Bu fıkra hükümleri 3l/l2/2017 tarihine kadar uygulanır".
Bu hüküm, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 5. maddesinde de, "Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler" başlığı altında düzenlenmiştir. Bu hükümden yararlanmak için, infaz savcılığının davetine 10 gün içinde uyup başvurmak gerekir. Aksi halde, kapalı infaz kurumu hükümleri uygulanacaktır.
Yukarıdaki kapsama girmeyen hükümlüler, suçun niteliğine göre cezalarının beşte birini kapalı ceza infaz kurumlarında veya üçte birini yüksek güvenlikli kapalı infaz kurumlarında tamamladıktan sonra açık cezaevinde geçme hakkı kazanabileceklerdir. Yüksek güvenlikli kapalı cezaevinde gerçekleştirilecek üçte bir ceza infazı kapsamına, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen insanlığa karşı suçlar, kasten öldürme suçları, uyuşturucu ticareti, devletin güvenliğine veya Anayasa ile kurulu düzene veya bu düzenin işleyişine karşı suçlar girmektedir. Ancak örgüt üyeleri, üçte bir infaza girmemektedir. Bir görüşe göre, sadece örgüt üyeliği suçu üçte bir infaza girmeyip, örgüt üyesinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği suçtan mahkum olması halinde, bu suçla ilgili cezanın infazının üçte bir olacağı, bir diğer görüşe göre de örgüt üyelerinin işlediği suçlar hakkında beşte bir ceza infazı usulünün tatbik edileceği ifade edilmektedir. Bizim düşüncemiz ikinci yöndedir.
Belirtmeliyiz ki, 1 Haziran 2005 tarihinden önce suç işleyenlerin cezalarının infazlarında, gerek koşullu salıverilme ve gerekse denetimli serbestlikle erken salıverilme müesseselerinin tatbikinde, yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda üçte bir veya kapalı ceza infaz kurumunda beşte bir oranında ceza infaz gerekçe gösterilmek suretiyle hükümlünün cezaevinde geçireceği süre artırılamaz.
4. 6291 sayılı Kanunla öngörülen denetimli serbestlikle erken salıverilmede uygulanacak en az altı ay süre ile açık cezaevine ayrılma koşulunun gerçekleştirilmesi şartı, 6411 sayılı Kanunla 31.12.2015 tarihine kadar ertelenmiştir. Bu nedenle, 6352 sayılı Kanunun geçici 3. maddesindeki istisna kapsamına girmeyip de, eski Kanuna göre en fazla 30 ay ve yeni Kanuna göre en fazla 18 ay hapis cezasına mahkum edilenler, bir gün süre ile cezaevi idaresi tarafından değerlendirme raporu düzenlenerek (bu rapor şekli bir prosedür olup, kısa sürede cezaevi idaresinin hükümlünün iyi halli olup olmadığını anlayabilmesi de mümkün değildir), infaz hakiminin kararı ile denetimli serbestlikle salıverilecek ve cezaları dışarıda infaz edilecektir. 31.12.2015 tarihi sonrasında ise, bu süre uzatılmadığı takdirde denetimli serbestlik altında erken salıverilme, en az 6 ay süre ile açık cezaevine ayrılma veya açık cezaevinde kalma şartına tekrar tabi olacaktır.
5. Yeni Kanun döneminde aynı zamanda işlenen birden fazla suçun cezasının infazının, koşullu salıverilme süresinin hesaplanması hariç bu cezalar toplanmaksızın, yani her birisinin infazının ayrı yapılması gerekir, fakat uygulamada hapis cezalarının toplanıp infaz edildiği görülmektedir. Yine bir suçtan hükümlü olup hapis cezası infaz edilirken bir başka suçtan tutuklu yargılanan kişinin tutukluluk süresi, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar askıda tutulmaktadır ki, kanaatimce bu uygulama da hatalıdır.
6. 5275 sayılı İnfaz Kanunu'nun 16. ve 17. maddelerinde düzenlenen cezanın infazının ertelenmesi başka bir konudur. Burada cezanın infazının, infaz savcısının kabulü ile geçici ertelenmesi gündeme gelir. Kanunun 17. maddesi, her defasında bir yılı geçmemek kaydı ile toplam iki defa, kasten işlenen suçlarda en fazla üç yıl hapis ve taksirle işlenen suçlarda da en fazla beş yıl hapis cezasına mahkum olanlardan, infaz savcısının davetine icabet edip, 10 gün içinde başvuranlar hakkında uygulanacaktır.
Ancak 17. madde hükümleri; terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler ile disiplin veya tazyik hapsine mahkum olanlar hakkında uygulanmaz.
Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7



Yorum Gönder

0 Yorumlar