1. Ceza Dairesi 2018/4135 E. , 2019/93 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bilinçli taksirle öldürme, silahla kasten yaralama
HÜKÜM : 1-) Sanık ... hakkında;
Bilinçli taksirle öldürme suçundan; TCK'nin 85/1, 22/3, 29 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası.
2-) Sanık ... hakkında;
Kasten silahla yaralama suçundan; TCK'nin 86/2, 86/3-e, 29, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'ın, silahla kasten yaralama suçunun, sanık ...'ın, maktule yönelik eyleminin sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanık ...'nın suçunun niteliği tayin, cezayı azaltıcı haksız tahrik ve takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi, sanık ... yönünden takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık ... müdafiinin; sanığın cezasının silahtan dolayı arttırılmasının yerinde olmadığına, hükmün açıklanmasınının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine vesaireye, sanık ... müdafiinin; suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
A-) Sanık ... hakkında silahla kasten yaralama suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
B-) Sanık ... hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
a- Oluşa, dosya içeriğine ve kabule göre; maktul ...'in, sanıklardan ...'ın babasına ait olan yatta çalıştığı, olay günü maktulün çalıştığı yatta alkol alarak yüksek sesle müzik dinlediği, alkolün etkisiyle hakaret edip tehditler savurmaya başladığı, maktulün arkadaşı olan sanık ...'ın ortamı yatıştırmak istemesi üzerine, maktulün ona da küfür ve hakaret ederek denize atlayıp yan tarafta demirli bulunan tekneye geçmek istediği, ancak başarılı olamayınca yüzerek çalışmış olduğu yata geri çıktığı, maktulün hakaret ve tehditler savurmaya devam etmesi üzerine tanık ...'ın, sanık ...'i getirmek üzere gittiği, bir süre sonra tanık ...'ın bulunduğu bota sanık ... ve arkadaşı olan ... geldikleri ve sanık ...'nın da bindiği, botta bulunanların maktulün bulunduğu tekneye yaklaşıp güvertesine çıktıkları, maktulün taşkınlık yapmaya devam etmesi nedeniyle, sanıklar ... ve ...'in de içinde bulunduğu grubun demir çubukla vurmak, tekme ve tokat atmak suretiyle maktulü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, maktulün aldığı darbeler neticesinde yere düştüğü ve yerden kalkmaya çalışarak yatın küpeşte denen korkuluklarına tutunduğu, ancak sanık ...'in itekleyerek maktulü denize düşürdüğü, denize düşen maktulün suyun içerisinde denizin dibine doğru battığı, olaydan sonra güvenlik birimlerine haber verildiği, havanın aydınlanmasıyla maktulün cesedinin sahil güvenlik ekiplerince denizden çıkarıldığı, maktulün cesedi üzerinde yapılan ölü muayene otopsi işlemleri neticesinde suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu öldüğünün anlaşıldığı olayda; sanığın, itekleyerek denize düşürdüğü maktulün, gece vakti, almış olduğu darp ve alkolün etkisiyle kendisini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen denize düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı ve kabullendiği, bunun sonucunda da maktulün ölümüne neden olduğu anlaşılmakla, olası kastla öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında hata edilerek yazılı şekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
b- Kabule göre; taksirle işlenen adam öldürme suçlarında haksız tahrik hükmünün uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, sanık ...'ın öldürmesuçu ile ilgili olarak yapılan suç vasfının değerlendirilmesinde; Üyeler ... ve ...'in; suç vasfının kasten öldürme, ... ve...'ın; olası kastla öldürme olduğuna yönelik bozma düşünceleri, Daire Başkanı ...'nın; mahkemenin suç vasfını belirlemedeki kabul ve takdirinin yerinde olduğuna, kararın onanması gerektiğine dair düşüncesi karşısında CMK'nin 229/3. maddesine göre sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenmek suretiyle, 22/01/2019 gününde, suç vasfı yönünden oy çokluğuyla, haksız tahrik hükmünün uygulanmaması gerektiği yönünden ise oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ... hakkında; bilinçli taksir neticesi ...'in öldürülmesi eylemi ile ilgili olarak Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 29/03/2018 tarih ve 2018/60 esas, 2018/61 karar nolu kararına karşı eylemin "kasten öldürme" olarak nitelendirilmesi gerektiği düşünce ve kanaatı ile sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.
Şöyle ki; Dairemizce Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2016 gün 2015/145 esas, 2016/58 nolu sanık ... ve sanık ... hakkında; maktulün ölmesi ile ilgili olarak eylemleri daha önce incelenerek, olası kast ile öldürme suçu kapsamında yine oy çokluğu ile vasıflandırılmış, tarafımızdan yine bu doğrultuda eylemin kasten öldürme eylemi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin muhalif olma gerekçemiz, muhalefet yazımızda belirtilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, itiraz yoluna başvurulması sonrası Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yeniden yapılan inceleme neticesi, bir kısım savunma tanıklarının dinlenilmemiş olduğundan, eksik soruşturma nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiş olup, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince bu kez ileri sürülen savunma tanıkları dinlenilmiş ise de, görgüye dayalı bir bilgilerinin olmadığı saptanılmıştır.
BU NEDENLE; Eylemin "kasten öldürme" olarak vasıflandırılması gerektiği görüşümüzü tekrarlayarak, aynen alıntı ile,
Maktul ..., sanık ...'un babasına ait ... isimli yatta uzun süredir çalıştığı, olay gün ve saatinde ise, kanında (227 mg/dl), ..., göziçi sıvısında da (198 mg/dl) ... bulunduğu, yani aşırı alkollü olduğu sabittir. Sanıklar tarafından da bu durum bilinmektedir. Ayrıca, sanıklarca darp edildiği sırada teknenin, demir aksamındaki kan izlerinden de anlaşılacağı üzere, kafasındaki darbeyi almıştır. Hatta, aldığı darbeler ile yere düşmüş, ayağa kalkmaya çalışmasına karşın, sendelemiş ve kalkamamıştır. Bu haliyle maktulün, tamamen kendinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Sanık ... tarafından, bu halde iken maktul denize atılmış ve atıldığı esnada da hiçbir çırpınma belirtisi dahi göstermeden, denizin içinde anında kaybolmuştur. Yani, sanığın gemi adamı olması, yüzme bilebilecek durumda olması ve saire gibi nedenler düşünülse dahi, bu durumda aşırı alkollü ve bayılma noktasındaki maktulün hiçbir surette kurtulma çabası dahi gösterememesi düşünüldüğünde, bilincinin o an için olmadığı açık ve nettir. Hatta bu amaçla sanık ..., hemen suya atlayıp maktulü aramış ise de, sanık ... bu durumu açık ve net bilmesine karşın o an, maktulü kurtarmaya yönelik herhangi bir girişimde dahi bulunmamıştır. Evet daha sonra arama çalışmalarına katılmış ise de, bu sanık ...'nın denize atlayıp maktulü bulamadığı andan sonraki bir çabadır.
Her ne kadar bir kısım Daire Üyeleri, sanık ...'un eyleminin "olursa olsun" ya da "ölürse ölsün" gibi bir düşüncede olması durumunda yanındaki sanık ...'yı düşeni kurtarması için denize atla şeklinde talimat vermesi, bilahare de onu bulmak için kendisinin de atlaması düşünülemeyeceğinden eylemin hareket ile suç vasfının bilinçli taksir neticesi ölüme sebebiyet olarak değerlendirilmesine ilişkin görüş bulunmakta ve bu nedenle sayın Dairemiz heyetinin üyeleri arasında görüş farklılıkları oluşmakta olup, CMK.nin 229/3. md. gereği, neticeye varılmış ise de,
Maktulün kesin ölüm sebebi suda boğulma sonucu meydana geldiği kesin ve net olup, bilinci kapalı ve aşırı alkollü olan maktulün ölmesinin öngörülebilecek bir netice olmayıp, mutlak bir netice olması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Yasanın 81. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünce ve kanaati ile sayın çoğunluk görüşüne katılmamız mümkün değildir.
SUÇ : Bilinçli taksirle öldürme, silahla kasten yaralama
HÜKÜM : 1-) Sanık ... hakkında;
Bilinçli taksirle öldürme suçundan; TCK'nin 85/1, 22/3, 29 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası.
2-) Sanık ... hakkında;
Kasten silahla yaralama suçundan; TCK'nin 86/2, 86/3-e, 29, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'ın, silahla kasten yaralama suçunun, sanık ...'ın, maktule yönelik eyleminin sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanık ...'nın suçunun niteliği tayin, cezayı azaltıcı haksız tahrik ve takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi, sanık ... yönünden takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık ... müdafiinin; sanığın cezasının silahtan dolayı arttırılmasının yerinde olmadığına, hükmün açıklanmasınının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine vesaireye, sanık ... müdafiinin; suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
A-) Sanık ... hakkında silahla kasten yaralama suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
B-) Sanık ... hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
a- Oluşa, dosya içeriğine ve kabule göre; maktul ...'in, sanıklardan ...'ın babasına ait olan yatta çalıştığı, olay günü maktulün çalıştığı yatta alkol alarak yüksek sesle müzik dinlediği, alkolün etkisiyle hakaret edip tehditler savurmaya başladığı, maktulün arkadaşı olan sanık ...'ın ortamı yatıştırmak istemesi üzerine, maktulün ona da küfür ve hakaret ederek denize atlayıp yan tarafta demirli bulunan tekneye geçmek istediği, ancak başarılı olamayınca yüzerek çalışmış olduğu yata geri çıktığı, maktulün hakaret ve tehditler savurmaya devam etmesi üzerine tanık ...'ın, sanık ...'i getirmek üzere gittiği, bir süre sonra tanık ...'ın bulunduğu bota sanık ... ve arkadaşı olan ... geldikleri ve sanık ...'nın da bindiği, botta bulunanların maktulün bulunduğu tekneye yaklaşıp güvertesine çıktıkları, maktulün taşkınlık yapmaya devam etmesi nedeniyle, sanıklar ... ve ...'in de içinde bulunduğu grubun demir çubukla vurmak, tekme ve tokat atmak suretiyle maktulü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, maktulün aldığı darbeler neticesinde yere düştüğü ve yerden kalkmaya çalışarak yatın küpeşte denen korkuluklarına tutunduğu, ancak sanık ...'in itekleyerek maktulü denize düşürdüğü, denize düşen maktulün suyun içerisinde denizin dibine doğru battığı, olaydan sonra güvenlik birimlerine haber verildiği, havanın aydınlanmasıyla maktulün cesedinin sahil güvenlik ekiplerince denizden çıkarıldığı, maktulün cesedi üzerinde yapılan ölü muayene otopsi işlemleri neticesinde suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu öldüğünün anlaşıldığı olayda; sanığın, itekleyerek denize düşürdüğü maktulün, gece vakti, almış olduğu darp ve alkolün etkisiyle kendisini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen denize düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı ve kabullendiği, bunun sonucunda da maktulün ölümüne neden olduğu anlaşılmakla, olası kastla öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında hata edilerek yazılı şekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
b- Kabule göre; taksirle işlenen adam öldürme suçlarında haksız tahrik hükmünün uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, sanık ...'ın öldürmesuçu ile ilgili olarak yapılan suç vasfının değerlendirilmesinde; Üyeler ... ve ...'in; suç vasfının kasten öldürme, ... ve...'ın; olası kastla öldürme olduğuna yönelik bozma düşünceleri, Daire Başkanı ...'nın; mahkemenin suç vasfını belirlemedeki kabul ve takdirinin yerinde olduğuna, kararın onanması gerektiğine dair düşüncesi karşısında CMK'nin 229/3. maddesine göre sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenmek suretiyle, 22/01/2019 gününde, suç vasfı yönünden oy çokluğuyla, haksız tahrik hükmünün uygulanmaması gerektiği yönünden ise oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ... hakkında; bilinçli taksir neticesi ...'in öldürülmesi eylemi ile ilgili olarak Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 29/03/2018 tarih ve 2018/60 esas, 2018/61 karar nolu kararına karşı eylemin "kasten öldürme" olarak nitelendirilmesi gerektiği düşünce ve kanaatı ile sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.
Şöyle ki; Dairemizce Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin 16/03/2016 gün 2015/145 esas, 2016/58 nolu sanık ... ve sanık ... hakkında; maktulün ölmesi ile ilgili olarak eylemleri daha önce incelenerek, olası kast ile öldürme suçu kapsamında yine oy çokluğu ile vasıflandırılmış, tarafımızdan yine bu doğrultuda eylemin kasten öldürme eylemi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin muhalif olma gerekçemiz, muhalefet yazımızda belirtilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, itiraz yoluna başvurulması sonrası Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yeniden yapılan inceleme neticesi, bir kısım savunma tanıklarının dinlenilmemiş olduğundan, eksik soruşturma nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiş olup, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince bu kez ileri sürülen savunma tanıkları dinlenilmiş ise de, görgüye dayalı bir bilgilerinin olmadığı saptanılmıştır.
BU NEDENLE; Eylemin "kasten öldürme" olarak vasıflandırılması gerektiği görüşümüzü tekrarlayarak, aynen alıntı ile,
Maktul ..., sanık ...'un babasına ait ... isimli yatta uzun süredir çalıştığı, olay gün ve saatinde ise, kanında (227 mg/dl), ..., göziçi sıvısında da (198 mg/dl) ... bulunduğu, yani aşırı alkollü olduğu sabittir. Sanıklar tarafından da bu durum bilinmektedir. Ayrıca, sanıklarca darp edildiği sırada teknenin, demir aksamındaki kan izlerinden de anlaşılacağı üzere, kafasındaki darbeyi almıştır. Hatta, aldığı darbeler ile yere düşmüş, ayağa kalkmaya çalışmasına karşın, sendelemiş ve kalkamamıştır. Bu haliyle maktulün, tamamen kendinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Sanık ... tarafından, bu halde iken maktul denize atılmış ve atıldığı esnada da hiçbir çırpınma belirtisi dahi göstermeden, denizin içinde anında kaybolmuştur. Yani, sanığın gemi adamı olması, yüzme bilebilecek durumda olması ve saire gibi nedenler düşünülse dahi, bu durumda aşırı alkollü ve bayılma noktasındaki maktulün hiçbir surette kurtulma çabası dahi gösterememesi düşünüldüğünde, bilincinin o an için olmadığı açık ve nettir. Hatta bu amaçla sanık ..., hemen suya atlayıp maktulü aramış ise de, sanık ... bu durumu açık ve net bilmesine karşın o an, maktulü kurtarmaya yönelik herhangi bir girişimde dahi bulunmamıştır. Evet daha sonra arama çalışmalarına katılmış ise de, bu sanık ...'nın denize atlayıp maktulü bulamadığı andan sonraki bir çabadır.
Her ne kadar bir kısım Daire Üyeleri, sanık ...'un eyleminin "olursa olsun" ya da "ölürse ölsün" gibi bir düşüncede olması durumunda yanındaki sanık ...'yı düşeni kurtarması için denize atla şeklinde talimat vermesi, bilahare de onu bulmak için kendisinin de atlaması düşünülemeyeceğinden eylemin hareket ile suç vasfının bilinçli taksir neticesi ölüme sebebiyet olarak değerlendirilmesine ilişkin görüş bulunmakta ve bu nedenle sayın Dairemiz heyetinin üyeleri arasında görüş farklılıkları oluşmakta olup, CMK.nin 229/3. md. gereği, neticeye varılmış ise de,
Maktulün kesin ölüm sebebi suda boğulma sonucu meydana geldiği kesin ve net olup, bilinci kapalı ve aşırı alkollü olan maktulün ölmesinin öngörülebilecek bir netice olmayıp, mutlak bir netice olması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Yasanın 81. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünce ve kanaati ile sayın çoğunluk görüşüne katılmamız mümkün değildir.
haksız tahrik
1. Ceza Dairesi 2018/4255 E. , 2019/252 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama, basit yaralama
: Sanık ... hakkında;
...'ya yönelik eyleminden; TCK.nin 86/1-3-e, 87/1-d, 29, 62, 53/1, 54, 58/6, 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası.
Sanık ... hakkında;
...'ya yönelik eyleminden; TCK.nin 86/2-3-e, 62, 53/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, mağdur sanık ...’in, mağdur sanık ...’a yönelik kastenyaralama suçu ile mağdur sanık ...’ın, mağdur sanık ...’e yönelik eyleminin sübutu kabul, bozma nedeni saklı kalmak üzere, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde, düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, mağdur sanık ... müdafiinin; suçsuz olduğuna, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine, mağdur sanık ... müdafiinin; yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşıldığına, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine vesaireye ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Mağdur sanık ...’in, mağdur sanık ...’a yönelik kasten yaralama suçu yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK'nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında, mahkemenin bu madde ile kendisini vekille temsil ettiren mağdur sanık ...'ın, duruşmada şikayetten vazgeçtiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçme ile katılmanın hükümsüz kaldığı dikkate alınmadan, mağdur sanık ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, isabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK'nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK'nin 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle ve hüküm fıkasının vekalet ücretine ilişkin 7-d bölümünün hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEN hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
Mağdur sanık ...’ın, mağdur sanık ...’e yönelik kasten yaralama suçu yönünden yapılan incelemede;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdur sanık ...'ın, mağdur sanık ...'e suç tarihinden önce ağaç biçme motoru verdiği, ancak bunu geri alamadığı, her istediğinde mağdur sanık ...'in onu oyaladığı ve hakaret ettiğini, suç tarihinde de mağdur sanık ... ile onun annesi olan mağdur ...'nın motoru istemesi üzerine başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga esnasında mağdur sanık ...'in, mağdur ...'ya hakaret ettiği ve mağdur sanık ...'e yumruk vurduğu, mağdur sanık ...'in, üzerindeki bıçak ile mağdur sanık ...'ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, onun elinden bıçağı alan mağdur sanık ...'ın da mağdur sanık ...'i; sağ üst kadran batına penetre 2-3 cm uzunluğunda kesi, batın sol üst kadranda 2-3 cm genişliğinde kesi, epigastrik bölgede 2-3 cm uzunluğunda kesi, sağ göğüs üzerinde 2-3 cm genişliğinde kesi, sırtta orta hatta interskapular alanda 2-3 cm genişliğinde kesi, kalça sol üstte 2 cm'lik kesi oluşturarak, İsmail'in hayatını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı olayda;
1) 28/11/2012 tarihli Adli Rapora göre; mağdur ...'deki 6 adet yaralanmadan 3 adedinin batına nafiz olması da dikkate alındığında; sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması,
2) Sanığa yönelen ve sanığı basit tıbbi müdahele ile iyileşir şekilde yaralamaktan ibaret haksız tahrik teşkil eden davranışın ulaştığı boyut dikkate alındığında, 1/4 ile 3/4 arasında ceza indirimi öngören TCK'nin 29. maddesi ile yapılan uygulama sırasında makul oranda indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde 3/4 oranında indirim uygulanması suretiyle sanığa eksik ceza tayin edilmesi,
3) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK'nin 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
4) Sanık hakkında adli sicil kaydında yer alan Yalvaç Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/108 esas ve 2009/147 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiş 3.000,00. TL adli para cezası mahkumiyeti olduğu, kararın kesin nitelikte olması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'un 305/2. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınmasının mümkün olamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, mağdur sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK'un 326/son maddesi gözetilmek kaydıyla, tebliğnamedeki düşünce düşünce gibi BOZULMASINA, 23/01/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
SUÇ : Kasten yaralama, basit yaralama
: Sanık ... hakkında;
...'ya yönelik eyleminden; TCK.nin 86/1-3-e, 87/1-d, 29, 62, 53/1, 54, 58/6, 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası.
Sanık ... hakkında;
...'ya yönelik eyleminden; TCK.nin 86/2-3-e, 62, 53/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, mağdur sanık ...’in, mağdur sanık ...’a yönelik kastenyaralama suçu ile mağdur sanık ...’ın, mağdur sanık ...’e yönelik eyleminin sübutu kabul, bozma nedeni saklı kalmak üzere, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde, düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, mağdur sanık ... müdafiinin; suçsuz olduğuna, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine, mağdur sanık ... müdafiinin; yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşıldığına, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine vesaireye ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Mağdur sanık ...’in, mağdur sanık ...’a yönelik kasten yaralama suçu yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK'nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında, mahkemenin bu madde ile kendisini vekille temsil ettiren mağdur sanık ...'ın, duruşmada şikayetten vazgeçtiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçme ile katılmanın hükümsüz kaldığı dikkate alınmadan, mağdur sanık ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, isabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK'nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK'nin 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle ve hüküm fıkasının vekalet ücretine ilişkin 7-d bölümünün hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEN hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
Mağdur sanık ...’ın, mağdur sanık ...’e yönelik kasten yaralama suçu yönünden yapılan incelemede;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdur sanık ...'ın, mağdur sanık ...'e suç tarihinden önce ağaç biçme motoru verdiği, ancak bunu geri alamadığı, her istediğinde mağdur sanık ...'in onu oyaladığı ve hakaret ettiğini, suç tarihinde de mağdur sanık ... ile onun annesi olan mağdur ...'nın motoru istemesi üzerine başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga esnasında mağdur sanık ...'in, mağdur ...'ya hakaret ettiği ve mağdur sanık ...'e yumruk vurduğu, mağdur sanık ...'in, üzerindeki bıçak ile mağdur sanık ...'ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, onun elinden bıçağı alan mağdur sanık ...'ın da mağdur sanık ...'i; sağ üst kadran batına penetre 2-3 cm uzunluğunda kesi, batın sol üst kadranda 2-3 cm genişliğinde kesi, epigastrik bölgede 2-3 cm uzunluğunda kesi, sağ göğüs üzerinde 2-3 cm genişliğinde kesi, sırtta orta hatta interskapular alanda 2-3 cm genişliğinde kesi, kalça sol üstte 2 cm'lik kesi oluşturarak, İsmail'in hayatını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı olayda;
1) 28/11/2012 tarihli Adli Rapora göre; mağdur ...'deki 6 adet yaralanmadan 3 adedinin batına nafiz olması da dikkate alındığında; sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması,
2) Sanığa yönelen ve sanığı basit tıbbi müdahele ile iyileşir şekilde yaralamaktan ibaret haksız tahrik teşkil eden davranışın ulaştığı boyut dikkate alındığında, 1/4 ile 3/4 arasında ceza indirimi öngören TCK'nin 29. maddesi ile yapılan uygulama sırasında makul oranda indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde 3/4 oranında indirim uygulanması suretiyle sanığa eksik ceza tayin edilmesi,
3) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK'nin 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
4) Sanık hakkında adli sicil kaydında yer alan Yalvaç Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/108 esas ve 2009/147 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiş 3.000,00. TL adli para cezası mahkumiyeti olduğu, kararın kesin nitelikte olması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'un 305/2. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınmasının mümkün olamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, mağdur sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK'un 326/son maddesi gözetilmek kaydıyla, tebliğnamedeki düşünce düşünce gibi BOZULMASINA, 23/01/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
1. Ceza Dairesi 2018/5360 E. , 2019/271 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : TCK'nin 81, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in maktul ...'yi kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen mahkumiyet hükmünde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin, sanığın maktule yönelik eylemini meşru savunma,meşru savunmada sınırın aşılması sınırları içinde gerçekleştirdiğine, suçun vasfına, katılan vekilinin olayda tahrik bulunmadığına, suçun vasfına, takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Maktulden sadır olup sanığı hedef alan ve haksız tahrik teşkil eden, sanığın konutuna izinsiz girme ve sanığa karşı yaralama şeklindeki eylemlerin ulaştığı boyut dikkate alınarak, sanık lehine makul oranda tahrik indirimi yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde en üst seviyeden tahrik indirimi yapılarak sanık hakkında eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı
Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın mahiyeti, hükmolunan cezanın miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak sanığın tahliye talebinin REDDİNE, 23.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : TCK'nin 81, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in maktul ...'yi kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen mahkumiyet hükmünde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin, sanığın maktule yönelik eylemini meşru savunma,meşru savunmada sınırın aşılması sınırları içinde gerçekleştirdiğine, suçun vasfına, katılan vekilinin olayda tahrik bulunmadığına, suçun vasfına, takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Maktulden sadır olup sanığı hedef alan ve haksız tahrik teşkil eden, sanığın konutuna izinsiz girme ve sanığa karşı yaralama şeklindeki eylemlerin ulaştığı boyut dikkate alınarak, sanık lehine makul oranda tahrik indirimi yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde en üst seviyeden tahrik indirimi yapılarak sanık hakkında eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı
Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın mahiyeti, hükmolunan cezanın miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak sanığın tahliye talebinin REDDİNE, 23.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
1. Ceza Dairesi 2018/4608 E. , 2019/124 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2018 tarih ve 1017/270 esas 2018/58 sayılı kararıyla sanığın kasten öldürme suçundan TCK.nun 81/1, 29, 53, 54, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezasına karşın yapılan istinaf talebinin esastan reddine.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteğinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 299. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız olarak yapılan incelemede;
Sanık ... hakkında maktul ...'a yönelik kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 13.04.2018 gün ve 2018/343 esas 2018/363 sayılı Kararıyla istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
Mahkemenin kabul ve takdirine göre, sanık ...'in, maktul ...'a yönelik kasten öldürme suçu açısından sanık müdafiinin; suç vasfında yanılgıya düşülerek sanığın TCK'nin 87/4. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine, sanık hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğine, katılanlar vekilinin; sanık hakkında takdiri indirim sebebinin uygulanmaması gerektiğine yönelen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
Ancak;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; olay günü ise gece saat 24:00 sularına doğru, maktul ...'ın arkadaşı ...ile birlikte alkol aldıktan sonra kahveye doğru geldikleri, sanığın kahve önünde olduğunu görünce maktulün kahve içine girmediği, tanık ...'in kahveye girdiği, daha sonra ...'in maktulü yalnız bırakmamak için kahveden çıktığı, sonrasında maktulün peşinden gittiği, maktulün tekrar kahveye gelerek ... isimli kişiyi dışarıdan seslenerek kahveden gelmesini istediği, kahve önünde bulunan sanık ...'in maktule kahvenin önünden gitmesini, ...'ın işinin olduğunu söylediği, bu sırada sanıkla maktul arasında önce sözlü tartışmanın başladığı, maktulün sanığın burun bölgesine denk gelecek şekilde kafa atmak suretiyle onu yaraladığı, tarafları orada bulunanların ayırdığı, daha sona maktulün sanığa yönelik olarak tekrar sinkaflı kelimelerle küfür ettiği ve adli emanete bulunan bıçağı çıkartığı, maktulün bıçak çıkardığını gören sanığın kahvenin içerisine gittiği ve tezgahın üzerinde bulunan adli emanette kayıtlı bıçağı alarak kahve dışına maktulün yanına gittiği, maktulün sağ elinde bıçak, sanığın sağ elinde bıçak olduğu halde sol elleri ile birbirlerine yönelik fiziki temas olacak şekilde kavgaya tutuştukları, el ve ayaklar ve vücutları ile birbirlerine hamle yaparak üstünlük sağlamaya çalıştıkları, bu sırada sanığın yaralandığı, sanığın elindeki bıçakla maktulun arka sırt bölgesinden yaraladığı, maktulun iç organ ve büyük damar kesilmesi sebebiyle hayatını kaybettiği olayda;
Olay sırasında maktulden sanığa yönelen haksız eylemlerin ulaştığı boyut gözetilerek, haksız tahrik nedeniyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören TCK'nin 29. maddesi uygulanması sırasında makul bir ceza belirlenmesi yerine azamiye yakın şekilde indirim uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini yapıldığı anlaşıldığı halde yazılı biçimde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 22.01.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
kasten yaralama
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2018 tarih ve 1017/270 esas 2018/58 sayılı kararıyla sanığın kasten öldürme suçundan TCK.nun 81/1, 29, 53, 54, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezasına karşın yapılan istinaf talebinin esastan reddine.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteğinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 299. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız olarak yapılan incelemede;
Sanık ... hakkında maktul ...'a yönelik kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 13.04.2018 gün ve 2018/343 esas 2018/363 sayılı Kararıyla istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz talebinde bulunulduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
Mahkemenin kabul ve takdirine göre, sanık ...'in, maktul ...'a yönelik kasten öldürme suçu açısından sanık müdafiinin; suç vasfında yanılgıya düşülerek sanığın TCK'nin 87/4. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine, sanık hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğine, katılanlar vekilinin; sanık hakkında takdiri indirim sebebinin uygulanmaması gerektiğine yönelen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
Ancak;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; olay günü ise gece saat 24:00 sularına doğru, maktul ...'ın arkadaşı ...ile birlikte alkol aldıktan sonra kahveye doğru geldikleri, sanığın kahve önünde olduğunu görünce maktulün kahve içine girmediği, tanık ...'in kahveye girdiği, daha sonra ...'in maktulü yalnız bırakmamak için kahveden çıktığı, sonrasında maktulün peşinden gittiği, maktulün tekrar kahveye gelerek ... isimli kişiyi dışarıdan seslenerek kahveden gelmesini istediği, kahve önünde bulunan sanık ...'in maktule kahvenin önünden gitmesini, ...'ın işinin olduğunu söylediği, bu sırada sanıkla maktul arasında önce sözlü tartışmanın başladığı, maktulün sanığın burun bölgesine denk gelecek şekilde kafa atmak suretiyle onu yaraladığı, tarafları orada bulunanların ayırdığı, daha sona maktulün sanığa yönelik olarak tekrar sinkaflı kelimelerle küfür ettiği ve adli emanete bulunan bıçağı çıkartığı, maktulün bıçak çıkardığını gören sanığın kahvenin içerisine gittiği ve tezgahın üzerinde bulunan adli emanette kayıtlı bıçağı alarak kahve dışına maktulün yanına gittiği, maktulün sağ elinde bıçak, sanığın sağ elinde bıçak olduğu halde sol elleri ile birbirlerine yönelik fiziki temas olacak şekilde kavgaya tutuştukları, el ve ayaklar ve vücutları ile birbirlerine hamle yaparak üstünlük sağlamaya çalıştıkları, bu sırada sanığın yaralandığı, sanığın elindeki bıçakla maktulun arka sırt bölgesinden yaraladığı, maktulun iç organ ve büyük damar kesilmesi sebebiyle hayatını kaybettiği olayda;
Olay sırasında maktulden sanığa yönelen haksız eylemlerin ulaştığı boyut gözetilerek, haksız tahrik nedeniyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören TCK'nin 29. maddesi uygulanması sırasında makul bir ceza belirlenmesi yerine azamiye yakın şekilde indirim uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini yapıldığı anlaşıldığı halde yazılı biçimde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 22.01.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
kasten yaralama
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme (değişen vasfıyla yaralama)
HÜKÜM : TCK'nin 86/2, 86/3-a-e, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca neticeten 6 ay 20 gün hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm kurulurken delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi yapılarak, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilerek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde uygulanması gerekirken, bozmadan önceki hükme ve Dairemizin 05.07.2017 tarihli ilamına atıfla yetinilerek, Anayasanın 141. maddesi, 5271 sayılı CMK'nin 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak hükmün gerekçesiz bırakılması,
Kabule göre; kasten yaralama suçunun silahla ve kardeşe karşı işlenmesi karşısında, TCK'nin 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken, aynı kanunun 86/3-a ve e maddesindeki iki nitelikli halin gerçekleştiği gözetilerek, alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde kararı etkisiz kılacak şekilde yine bozma öncesi kurulan hükümdeki temel ceza belirlemesi ile aynı miktar üzerinden ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 22.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
SUÇ : Kasten öldürme (değişen vasfıyla yaralama)
HÜKÜM : TCK'nin 86/2, 86/3-a-e, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca neticeten 6 ay 20 gün hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm kurulurken delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi yapılarak, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilerek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde uygulanması gerekirken, bozmadan önceki hükme ve Dairemizin 05.07.2017 tarihli ilamına atıfla yetinilerek, Anayasanın 141. maddesi, 5271 sayılı CMK'nin 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak hükmün gerekçesiz bırakılması,
Kabule göre; kasten yaralama suçunun silahla ve kardeşe karşı işlenmesi karşısında, TCK'nin 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken, aynı kanunun 86/3-a ve e maddesindeki iki nitelikli halin gerçekleştiği gözetilerek, alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde kararı etkisiz kılacak şekilde yine bozma öncesi kurulan hükümdeki temel ceza belirlemesi ile aynı miktar üzerinden ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 22.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
0 Yorumlar