"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
1-Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi başkaca hukuka aykırılığa rastlanmamıştır.
Ancak;
Sanığın, mağdur polis ...'i itip, tartakladığı ve polislere yönelik “Siz kimsiniz benim kim olduğumu biliyor musunuz, bakın işinize, ben size kimlik falan vermiyorum, bırakın gidin yoksa sizleri Trabzon'dan sürdürürüm, ben öğretim görevlisiyim, sizleri buradan sürdüreceğim.” şeklinde sözler söylediği kabul edilmiş ise de; dosya kapsamından öğretmen olduğu anlaşılan sanığın polislerin görev yerlerini değiştirme konusunda herhangi bir yetki ve gücü bulunmayıp, olayın bütünü ve söylendiği ortam içinde değerlendirildiğinde, görevli polis memurlarına, "sizleri buradan sürdüreceğim" demekten ibaret eyleminde tehdide konu sözün, sonuç almaya elverişli, objektif olarak mağdurlar üzerinde ciddi bir korku ve endişe doğuracak nitelikte bulunmaması karşısında, sanığın mağdur polis ...'e yönelik eylemi dışında diğer polislere karşı direnme suçunun oluşmadığı ve dolayısıyla zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, aynı Kanunun 43/2. maddesinin tatbiki suretiyle fazla ceza belirlenmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, TCK’nın 43/1 maddesinin tatbikine dair kısım karardan çıkartılarak, uygulamaya göre de, sonuç hapis cezasının “5 aya” indirilmesi biçiminde, HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Hakaret suçundan kurulan hükme ilişkin temyize gelince;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda; sanığın, "siz kimsiniz, kendinizi ne zannediyorsunuz, üzerinize üniforma giydiniz de bir halt mı oldum sandınız." şeklindeki sözünün muhatapların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı eleştiri niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hakaretsuçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/06/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2013/31196 E. , 2015/39597 K.
"İçtihat Metni"
"İçtihat Metni"
"İçtihat Metni"
"İçtihat Metni"
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 2 - 2012/4596
MAHKEMESİ : Burdur 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2011
NUMARASI : 2010/1041 (E) ve 2011/809 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
İncelenen dosyada, sanığın internette sosyal paylaşım sitesi olan facebook’ta kendi profili altında forum sayfasında yazdığı yazıda “ Sevgili A.Y. abicim gerçekten güzel konuya değindin. Vizyonu olmayan kuş beyinlilerin belediye başkanlığı yapması doğru değildir. Şehri emin ünvanını sırtında taşıyanlar görevlerini yerine getiremediğinde gereğini yapma cesaretini gösteremiyorlar. Bir Isparta iline bakıyorsun 30-40 metrelik yollar açılmış, Burdur’a bakıyorsun k.ç içi yolumuz var ona da gerektiği gibi maalesef değer veren bir irade göremiyoruz. Vekiller acaba bu konuda bir yaz boyunca ne yaptılar merak ediyorum. Hani güçlü iktidar güçlü belediye diyenler vardı. Acaba ne oldu, ağıza yüze mi bulaştırıldı” biçimindeki siyasi bir kimliğe sahip Burdur Belediye Başkanı olan katılan hakkında söylenen sözlerin, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre sanığın bir belediye başkanının nasıl olması gerektiği, yaşadığı şehrin durumu ve belediye hizmetlerinin yetersiz olduğuna dair, hakaret boyutuna varmayan ağır eleştiri içeren düşünce ve kanaat açıklaması niteliğinde olduğu, buna göre hakaretsuçunun oluşmadığı gözetilmeden, düşünce açıklama ve eleştiri hakkını kısıtlar nitelikteki yorumla ve kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık Y.. K.. ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 2 - 2012/52535
MAHKEMESİ : Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2011
NUMARASI : 2010/59 (E) ve 2011/65 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
1-Sanığın, şehit düşen arkadaşının cenazesine gitmek için, yolu kapatan görevli polislerle yaşanan tartışma sırasında “artistlik yapmayın lan, bırakın geçeyim, cenaze yakın arkadaşımın” biçiminde sözler söylediğinin kabul edilmesi karşısında, sözlerin söylenme yeri, bağlamı ve sanığın içinde bulunduğu psikolojik ve ruhsal duruma göre hakaret kastının bulunmadığı ve yüklenen suçun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de,
a-TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK’nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkesi de gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.
Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasında hapis cezasının alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak adli para cezası tercih edilmesi halinde, suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihinden sonraysa gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamayacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı biçimde yetersiz gerekçeyle hapis cezasının tercih edilmesi,
b-Hakaret suçu aleniyet unsuruna sahip sokakta işlenmesine karşın TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmaması,
c-Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık A.. G..’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Tebliğname No : 2 - 2012/53683
MAHKEMESİ : Erzurum 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/06/2011
NUMARASI : 2010/941 (E) ve 2011/1049 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin yanlış gösterilmesi,
2-Sanığın kendisi hakkında daha önce soruşturma yapan ve dava açan Cumhuriyet savcısı katılana olay tarihinde gönderdiği faks yazısında yer alan “ Siz kadın olduğunuz için onları savunuyorsunuz, tek taraflı inceleme yaparak yargıya gidiyorsunuz, sizin göreviniz TC yasalarını eşit olarak kullanarak gerçek suçluyu bulup cezalandırmaktır, benim çektiklerimi bir ben bir de Allah bilir, siz çoluk çocuk sahibi olmayın, analık görevini yapamazsınız” biçimindeki sözlerin, katılanın soruşturmalarda taraflı davrandığını düşündüğü yönündeki savunma dikkate alındığında, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre hakaret boyutuna ulaşmayan eleştiri ve beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, beraat kararı verilmesi gerekirken kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
3-Kabule göre de, tercih edilen seçimlik hapis cezasının, TCK’nın 50/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık A.. K..’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
"İçtihat Metni"
"İçtihat Metni"
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
1-Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi başkaca hukuka aykırılığa rastlanmamıştır.
Ancak;
Sanığın, mağdur polis ...'i itip, tartakladığı ve polislere yönelik “Siz kimsiniz benim kim olduğumu biliyor musunuz, bakın işinize, ben size kimlik falan vermiyorum, bırakın gidin yoksa sizleri Trabzon'dan sürdürürüm, ben öğretim görevlisiyim, sizleri buradan sürdüreceğim.” şeklinde sözler söylediği kabul edilmiş ise de; dosya kapsamından öğretmen olduğu anlaşılan sanığın polislerin görev yerlerini değiştirme konusunda herhangi bir yetki ve gücü bulunmayıp, olayın bütünü ve söylendiği ortam içinde değerlendirildiğinde, görevli polis memurlarına, "sizleri buradan sürdüreceğim" demekten ibaret eyleminde tehdide konu sözün, sonuç almaya elverişli, objektif olarak mağdurlar üzerinde ciddi bir korku ve endişe doğuracak nitelikte bulunmaması karşısında, sanığın mağdur polis ...'e yönelik eylemi dışında diğer polislere karşı direnme suçunun oluşmadığı ve dolayısıyla zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, aynı Kanunun 43/2. maddesinin tatbiki suretiyle fazla ceza belirlenmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, TCK’nın 43/1 maddesinin tatbikine dair kısım karardan çıkartılarak, uygulamaya göre de, sonuç hapis cezasının “5 aya” indirilmesi biçiminde, HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Hakaret suçundan kurulan hükme ilişkin temyize gelince;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda; sanığın, "siz kimsiniz, kendinizi ne zannediyorsunuz, üzerinize üniforma giydiniz de bir halt mı oldum sandınız." şeklindeki sözünün muhatapların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı eleştiri niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hakaretsuçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/06/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2013/31196 E. , 2015/39597 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2012/1197
MAHKEMESİ : Pazarcık(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2011
NUMARASI : 2010/717 (E) ve 2011/548 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanık H.. Ö..’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın, arazi meselesi nedeniyle tartıştığı katılanlar S.. ve G..’e “sizi öldüreceğim, sizi sinkaf edeceğim” şeklindeki sözleri sarfettiğinin mahkemece kabul edilmesi karşısında, sanığın bir bütün olarak tehdit kastıyla hareket ettiği ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, hakaret suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de;
Mükerrir olan sanık hakkında seçimlik hapis cezasının tercih edilmesi halinde bu cezanın, artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeyerek, TCK'nın 50/2. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık H.. Ö.. ve Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MAHKEMESİ : Pazarcık(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2011
NUMARASI : 2010/717 (E) ve 2011/548 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanık H.. Ö..’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın, arazi meselesi nedeniyle tartıştığı katılanlar S.. ve G..’e “sizi öldüreceğim, sizi sinkaf edeceğim” şeklindeki sözleri sarfettiğinin mahkemece kabul edilmesi karşısında, sanığın bir bütün olarak tehdit kastıyla hareket ettiği ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, hakaret suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de;
Mükerrir olan sanık hakkında seçimlik hapis cezasının tercih edilmesi halinde bu cezanın, artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeyerek, TCK'nın 50/2. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık H.. Ö.. ve Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2013/20893 E. , 2015/35513 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2012/49392
MAHKEMESİ : Doğanhisar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2011
NUMARASI : 2011/47 (E) ve 2011/129 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, 4320 sayılı Kanuna aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir;
Ancak;
1-Sanığın, hakkındaki boşanma davası nedeniyle tartıştığı katılan eşi A.. A.. ve ailesine “hepinizin anasını avradını sinkaf etçem, hepinizin leşini sercem” şeklinde mahkemece kabul edilen eylemlerinde, bir bütün olarak tehdit kastıyla hareket ettiği ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, hakaretsuçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Hükümden sonra, 20.03.2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.03.2012 gün ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 23/1. maddesi ile 14.01.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun tümüyle yürürlükten kaldırılması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
3-Eğitim ve öğretimin engellenmesi eyleminin suç oluşturması için, TCK’nın 112. maddesine göre cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla eylemin gerçekleştirilmesi gerekir.
Somut olayda; sanığın servis şoförüne beyanda bulunarak üvey oğlu olan mağduru okul servisine almamasını söylemekten ibaret kabul edilen eyleminde, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi suçunun unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
4-Soruşturma evresindeki anlatımlardan olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisi olduğu anlaşılan tanık M.. A.. usulünce duruşmaya çağrılarak dinlenilmeden veya hukuki dayanağı gösterilip dinlenilmesine gerek bulunmadığına dair bir karar da verilmeden, soruşturma evresinde verdiği ifadesi de duruşmada okunmamak suretiyle, CMK'nın 206/2, 211/1-c maddelerine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık H.. A..'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MAHKEMESİ : Doğanhisar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2011
NUMARASI : 2011/47 (E) ve 2011/129 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, 4320 sayılı Kanuna aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir;
Ancak;
1-Sanığın, hakkındaki boşanma davası nedeniyle tartıştığı katılan eşi A.. A.. ve ailesine “hepinizin anasını avradını sinkaf etçem, hepinizin leşini sercem” şeklinde mahkemece kabul edilen eylemlerinde, bir bütün olarak tehdit kastıyla hareket ettiği ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, hakaretsuçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Hükümden sonra, 20.03.2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.03.2012 gün ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 23/1. maddesi ile 14.01.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun tümüyle yürürlükten kaldırılması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
3-Eğitim ve öğretimin engellenmesi eyleminin suç oluşturması için, TCK’nın 112. maddesine göre cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla eylemin gerçekleştirilmesi gerekir.
Somut olayda; sanığın servis şoförüne beyanda bulunarak üvey oğlu olan mağduru okul servisine almamasını söylemekten ibaret kabul edilen eyleminde, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi suçunun unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
4-Soruşturma evresindeki anlatımlardan olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisi olduğu anlaşılan tanık M.. A.. usulünce duruşmaya çağrılarak dinlenilmeden veya hukuki dayanağı gösterilip dinlenilmesine gerek bulunmadığına dair bir karar da verilmeden, soruşturma evresinde verdiği ifadesi de duruşmada okunmamak suretiyle, CMK'nın 206/2, 211/1-c maddelerine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık H.. A..'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
18. Ceza Dairesi 2015/1133 E. , 2015/687 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede
A- Sanığa yükletilen kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret, katılan ...'ya yönelik tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık ...'in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B- Sanığın, katılan ...'a yönelik tehdit suçundan ve kamu görevinin usülsüz üstlenilmesi suçlarından kurulan hükümlerin temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Sanığın, boşandığı ve aralarındaki sorunlar nedeniyle bir süredir rahatsız ettiği katılan ...'ın telefonlarına çıkmaması üzerine, çalıştığı işyerini arayarak kendisini polis memuru olarak tanıtıp irtibat kurmaya çalıştığı olayda, unsurları itibari ile kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunun oluşmadığıgözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Sanığın katılan ...'a karşı olan tehdit eylemi nedeniyle kurulan hükümde, olay günü sanığın, kendisinin ifadesini almaya çağırmak için telefonla arayan polis memuru katılan ...'a söylediği kabul edilen "Ne polisi lan, ben gelmiyorum, erkeksen beni gelir kahvehaneden alırsın" şeklindeki sözlerinin kendisinin, yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı, malvarlığı itibarıyla büyük bir zarar veya sair bir kötülük içeren söz niteliğinde olmaması karşısında beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/04/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede
A- Sanığa yükletilen kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret, katılan ...'ya yönelik tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık ...'in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B- Sanığın, katılan ...'a yönelik tehdit suçundan ve kamu görevinin usülsüz üstlenilmesi suçlarından kurulan hükümlerin temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Sanığın, boşandığı ve aralarındaki sorunlar nedeniyle bir süredir rahatsız ettiği katılan ...'ın telefonlarına çıkmaması üzerine, çalıştığı işyerini arayarak kendisini polis memuru olarak tanıtıp irtibat kurmaya çalıştığı olayda, unsurları itibari ile kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçunun oluşmadığıgözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Sanığın katılan ...'a karşı olan tehdit eylemi nedeniyle kurulan hükümde, olay günü sanığın, kendisinin ifadesini almaya çağırmak için telefonla arayan polis memuru katılan ...'a söylediği kabul edilen "Ne polisi lan, ben gelmiyorum, erkeksen beni gelir kahvehaneden alırsın" şeklindeki sözlerinin kendisinin, yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı, malvarlığı itibarıyla büyük bir zarar veya sair bir kötülük içeren söz niteliğinde olmaması karşısında beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/04/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2014/41977 E. , 2014/36023 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme,tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık ...'ün hakaret suçunu birden fazla görevli polis memuruna karşı ve birden fazla kez (apartmanın önünde, sonra balkonda, en sonunda yine apartmanın önünde) işlemesi nedeniyle TCK’nın 43. maddesinde öngörülen artırım oranının alt sınırından uzaklaşılarak belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmeyerek tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Sanıkların suçu aleni yerde işlemesi nedeniyle TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmemiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Sanık ...'e yükletilen tehdit ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Hapis cezalarına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de, bu hususun infaz aşamasında gözetilebileceği,
Anlaşıldığından sanık ...’ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve sanık ... hakkında tehdit ve hakaretsuçlarından kurulan hükümlerin temyizine gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Sanıkların, tehdit ve hakaret suçlarından kanuni işlem yapılmak üzere karakola götürülmek istendiğinde görevli polislere fiziki şiddet kullanarak ve sanık ...’ün telefonda konuşurken “ Burada birkaç polis var, bunları buradan sürdürelim” biçimindeki sözlerle tehdit ederek görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediklerinin iddia edilmesi karşısında, olay tutanağına ve şikayetçilerin anlatımına göre sanıkların görevli polislere yönelik cebir kullandığına ilişkin bir açıklık bulunmadığı, sanık ...’ün yukarıda açıklanan sözlerinin, sanığın polis memurlarının görev yerini değiştirme konusunda herhangi bir yetki ve gücü bulunmayıp, “sürdürelim” biçimindeki ifadenin doğrudan polislere söylenmemesi de dikkate alındığında tehdit niteliğinde olmadığı, buna göre görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Sanık ... hakkında hakaret suçundan alt sınırdan ceza belirlenmesine karşın, tehdit suçunda sanığın amacı ve kastının yoğunluğunu ortaya koyan somut olgular gösterilmeden, çelişkili ve yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini,
c-Sanık ...'nın hakaret suçu yönünden, TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde TCK'nın 61. maddesindeki ölçütlere göre somut olay irdelenip aynı kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkesi de gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.
Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasında hapis cezasının alt sınırının bir yıldan az olamayacağı hükmü yer almakta ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak temel ceza olarak adli para cezasının seçilmesi halinde suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden sonraysa gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamayacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken sabıkası bulunmayan sanık hakkında, yerinde görülmeyen gerekçeyle temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesi,
Kanuna aykırı ve sanıklar ... ve ...’ün temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme,tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık ...'ün hakaret suçunu birden fazla görevli polis memuruna karşı ve birden fazla kez (apartmanın önünde, sonra balkonda, en sonunda yine apartmanın önünde) işlemesi nedeniyle TCK’nın 43. maddesinde öngörülen artırım oranının alt sınırından uzaklaşılarak belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmeyerek tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Sanıkların suçu aleni yerde işlemesi nedeniyle TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmemiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Sanık ...'e yükletilen tehdit ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Hapis cezalarına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de, bu hususun infaz aşamasında gözetilebileceği,
Anlaşıldığından sanık ...’ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve sanık ... hakkında tehdit ve hakaretsuçlarından kurulan hükümlerin temyizine gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Sanıkların, tehdit ve hakaret suçlarından kanuni işlem yapılmak üzere karakola götürülmek istendiğinde görevli polislere fiziki şiddet kullanarak ve sanık ...’ün telefonda konuşurken “ Burada birkaç polis var, bunları buradan sürdürelim” biçimindeki sözlerle tehdit ederek görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediklerinin iddia edilmesi karşısında, olay tutanağına ve şikayetçilerin anlatımına göre sanıkların görevli polislere yönelik cebir kullandığına ilişkin bir açıklık bulunmadığı, sanık ...’ün yukarıda açıklanan sözlerinin, sanığın polis memurlarının görev yerini değiştirme konusunda herhangi bir yetki ve gücü bulunmayıp, “sürdürelim” biçimindeki ifadenin doğrudan polislere söylenmemesi de dikkate alındığında tehdit niteliğinde olmadığı, buna göre görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Sanık ... hakkında hakaret suçundan alt sınırdan ceza belirlenmesine karşın, tehdit suçunda sanığın amacı ve kastının yoğunluğunu ortaya koyan somut olgular gösterilmeden, çelişkili ve yetersiz gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini,
c-Sanık ...'nın hakaret suçu yönünden, TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde TCK'nın 61. maddesindeki ölçütlere göre somut olay irdelenip aynı kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkesi de gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.
Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasında hapis cezasının alt sınırının bir yıldan az olamayacağı hükmü yer almakta ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak temel ceza olarak adli para cezasının seçilmesi halinde suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden sonraysa gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamayacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken sabıkası bulunmayan sanık hakkında, yerinde görülmeyen gerekçeyle temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesi,
Kanuna aykırı ve sanıklar ... ve ...’ün temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2013/5577 E. , 2014/20763 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 2 - 2012/4596
MAHKEMESİ : Burdur 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2011
NUMARASI : 2010/1041 (E) ve 2011/809 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
İncelenen dosyada, sanığın internette sosyal paylaşım sitesi olan facebook’ta kendi profili altında forum sayfasında yazdığı yazıda “ Sevgili A.Y. abicim gerçekten güzel konuya değindin. Vizyonu olmayan kuş beyinlilerin belediye başkanlığı yapması doğru değildir. Şehri emin ünvanını sırtında taşıyanlar görevlerini yerine getiremediğinde gereğini yapma cesaretini gösteremiyorlar. Bir Isparta iline bakıyorsun 30-40 metrelik yollar açılmış, Burdur’a bakıyorsun k.ç içi yolumuz var ona da gerektiği gibi maalesef değer veren bir irade göremiyoruz. Vekiller acaba bu konuda bir yaz boyunca ne yaptılar merak ediyorum. Hani güçlü iktidar güçlü belediye diyenler vardı. Acaba ne oldu, ağıza yüze mi bulaştırıldı” biçimindeki siyasi bir kimliğe sahip Burdur Belediye Başkanı olan katılan hakkında söylenen sözlerin, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre sanığın bir belediye başkanının nasıl olması gerektiği, yaşadığı şehrin durumu ve belediye hizmetlerinin yetersiz olduğuna dair, hakaret boyutuna varmayan ağır eleştiri içeren düşünce ve kanaat açıklaması niteliğinde olduğu, buna göre hakaretsuçunun oluşmadığı gözetilmeden, düşünce açıklama ve eleştiri hakkını kısıtlar nitelikteki yorumla ve kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık Y.. K.. ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2013/5635 E. , 2014/20764 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 2 - 2012/52535
MAHKEMESİ : Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2011
NUMARASI : 2010/59 (E) ve 2011/65 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
1-Sanığın, şehit düşen arkadaşının cenazesine gitmek için, yolu kapatan görevli polislerle yaşanan tartışma sırasında “artistlik yapmayın lan, bırakın geçeyim, cenaze yakın arkadaşımın” biçiminde sözler söylediğinin kabul edilmesi karşısında, sözlerin söylenme yeri, bağlamı ve sanığın içinde bulunduğu psikolojik ve ruhsal duruma göre hakaret kastının bulunmadığı ve yüklenen suçun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de,
a-TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK’nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanunun 3. maddesindeki fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur ilkesi de gözetilerek, seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonra da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerekir.
Her ne kadar TCK'nın 125. maddesinin 3. fıkrasında hapis cezasının alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı, ancak adli para cezası tercih edilmesi halinde, suç tarihi TCK'nın 61/9. maddesine ek yapan 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihinden sonraysa gün biriminin alt sınırının 365 günden az olamayacağı dikkate alınarak, temel cezanın belirlenmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı biçimde yetersiz gerekçeyle hapis cezasının tercih edilmesi,
b-Hakaret suçu aleniyet unsuruna sahip sokakta işlenmesine karşın TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmaması,
c-Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık A.. G..’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 2 - 2012/53683
MAHKEMESİ : Erzurum 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/06/2011
NUMARASI : 2010/941 (E) ve 2011/1049 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin yanlış gösterilmesi,
2-Sanığın kendisi hakkında daha önce soruşturma yapan ve dava açan Cumhuriyet savcısı katılana olay tarihinde gönderdiği faks yazısında yer alan “ Siz kadın olduğunuz için onları savunuyorsunuz, tek taraflı inceleme yaparak yargıya gidiyorsunuz, sizin göreviniz TC yasalarını eşit olarak kullanarak gerçek suçluyu bulup cezalandırmaktır, benim çektiklerimi bir ben bir de Allah bilir, siz çoluk çocuk sahibi olmayın, analık görevini yapamazsınız” biçimindeki sözlerin, katılanın soruşturmalarda taraflı davrandığını düşündüğü yönündeki savunma dikkate alındığında, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre hakaret boyutuna ulaşmayan eleştiri ve beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun oluşmadığı gözetilmeden, beraat kararı verilmesi gerekirken kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
3-Kabule göre de, tercih edilen seçimlik hapis cezasının, TCK’nın 50/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık A.. K..’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2012/35366 E. , 2014/14923 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
1-Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Koşulları bulunmasına karşın tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından sanık ...’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Hakaret suçundan kurulan hükmün temyizine gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
Hükümlü olan sanığın, kendisini hastaneye götüren görevli jandarma askerlerine söylediği “Siz kim oluyorsunuz, çoban bile bu işi sizden daha iyi yapar” biçimindeki sözün, sevk sırasında kolunda platin takılı olduğunu komutana söylediği halde kelepçenin biraz olsun gevşetilmediği yönündeki savunma dikkate alındığında, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre hakaret boyutuna ulaşmayan serzeniş niteliğinde kaba söz olduğu ve suçun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
1-Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Koşulları bulunmasına karşın tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından sanık ...’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Hakaret suçundan kurulan hükmün temyizine gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
Hükümlü olan sanığın, kendisini hastaneye götüren görevli jandarma askerlerine söylediği “Siz kim oluyorsunuz, çoban bile bu işi sizden daha iyi yapar” biçimindeki sözün, sevk sırasında kolunda platin takılı olduğunu komutana söylediği halde kelepçenin biraz olsun gevşetilmediği yönündeki savunma dikkate alındığında, söylenme amacı, yeri ve bağlamına göre hakaret boyutuna ulaşmayan serzeniş niteliğinde kaba söz olduğu ve suçun oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2. Ceza Dairesi 2011/25687 E. , 2013/6410 K.
- HAKARET
- DURUŞMA DÜZENİNİN BOZULMASI
- SANIĞIN DURUŞMA SAOLUNUNDAN ÇIKARILMASI
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 125
"İçtihat Metni"
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık F.. Ş..’in sanık olarak yargılandığı başka bir davanın duruşması sırasında tanık olan Rabia isimli şahıs ile karşılıklı olarak bağırıp çağırması ve duruşma hakimi olan şikayetçi E.. İ..’ın duruşma düzeninin bozulduğundan bahisle sanığı duruşma salonundan çıkarması üzerine şikayetçiye karşı söylemiş olduğu ‘siz açıkça taraf tutuyorsunuz’ şeklindeki sözlerin yapılan uygulamaya yönelik bir sızlanma niteliğinde olup, suç işleme bilinç ve iradesi ile söylenmediği ve bu itibarla atılı suçun oluşmadığı nazara alınarak sanığın beraatine kararı verilmesi gerekirken oluşa uygun düşmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 27/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sanık F.. Ş..’in sanık olarak yargılandığı başka bir davanın duruşması sırasında tanık olan Rabia isimli şahıs ile karşılıklı olarak bağırıp çağırması ve duruşma hakimi olan şikayetçi E.. İ..’ın duruşma düzeninin bozulduğundan bahisle sanığı duruşma salonundan çıkarması üzerine şikayetçiye karşı söylemiş olduğu ‘siz açıkça taraf tutuyorsunuz’ şeklindeki sözlerin yapılan uygulamaya yönelik bir sızlanma niteliğinde olup, suç işleme bilinç ve iradesi ile söylenmediği ve bu itibarla atılı suçun oluşmadığı nazara alınarak sanığın beraatine kararı verilmesi gerekirken oluşa uygun düşmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 27/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
0 Yorumlar